Turkish

Kapitalizm uzun zamandır ilerici bir rol oynamayı bıraktı ve uzun zaman önce işçi sınıfı tarafından yıkılmalıydı. Ama bu neden hala olmadı? Bu soruyu cevaplamanın anahtarı, devrimci süreçlerde liderliğin ve devrimci partinin rolünde yatmaktadır.

Geçen hafta İngiliz İşçi Partisi (Labour Party) lideri Keir Starmer, Guardian gazetesinde batı emperyalizmini öven yakıcı bir aşk mektubu yayınladı. NATO’ya karşı olan büyük hayranlığı ve kendini komik duruma düşürürcesine yaptığı milliyetçilik gösterisinin temelinde sol hareketlere olan düşmanlığı yatıyor. Yazısında kaleme aldığı her şey baştan sona karmakarışık bir emperyalizm propagandası.

Kapitalist sistem bir krizden diğerine yalpalarken, eski çelişkiler yeniden ortaya çıkıyor. Dünyanın her yerinde istikrarsızlık, kutuplaşma ve büyük siyasi değişimler yaşanıyor. Bu sürecin bir parçası olarak, çözülmemiş ulusal sorunlar, Katalonya'dan Kürdistan'a ve İrlanda'ya kadar tüm dünyada yenilenen bir güçle bir kez daha patlak veriyor.

Bolşevizmin tarihi, kadın sorununa nihai çözümü sağlayacak olanın sınıf mücadelesi olduğuna dair zengin derslerle doludur. Marie Frederiksen bu makalede , Bolşevik Parti’nin onun ilk günleri, devrim süreci ve iktidarı ele alışı sonrasındaki süreç boyunca kadın sorununa yaklaşımını inceliyor.

Savaşın ilk zayiatı hakikattir. Bu, Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi için de geçerlidir. Tüm yalanlara ve savaş propagandasına rağmen, Marksistler bu çatışmanın gerçek nedenlerini analiz etmelidir. Bu çatışmayı ne tetikledi? Burada yer alan çeşitli tarafların resmi menfaat tasvirlerinin arkasında yatan asıl çıkarları nelerdir? Ama her şeyden önce bu savaşa uluslararası işçi sınıfının çıkarları açısından yaklaşmalıyız.

Postmodernizm, savaş sonrası dönemde öne çıkan, kasıtlı olarak belirsiz tutulan bir felsefe okuludur. Ortaya çıktığı dönemde marjinal bir fenomen olan postmodernizm, o zamandan bu yana burjuva felsefesinin baskın düşünce okulu haline geldi ve bugün akademik dünyanın ana akımını şekillendiriyor. Burada, Daniel Morley ve Hamid Alizadeh tarafından yazılan ve postmodernizmin farklı yönlerini marksist perspektiften ele alıp aydınlatan bir dizi makalenin bir bölümünü yayınlıyoruz.

 

İki ayı aşkın bir süredir Türk devleti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan rejimi alışılmadık bir yönden saldırıya uğruyor. Sürgündeki kötü şöhretli mafya babası Sedat Peker, uzun bir suç geçmişi ve şaşırtıcı derecede kısa birkaç hapis cezasıyla son iki aydır neredeyse her Pazar, önemli AKP politikacıları, Türk devleti ve organize suç arasındaki bağlantıları tartıştığı bir video yayınladı. Florian Keller’in 21 Haziran 2021 tarihli yazısı.

20 Mart Cumartesi günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin kadına yönelik şiddeti önlemek ve bununla mücadele amaçlı uluslararası bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildiği bir kararname yayınlanmasının ardından Türkiye genelinde protestolar patlak verdi. Türkiye’nin sözleşmeden geri çekilmesine öfkelenen binlerce insan ülkenin her yerinde sokaklara döküldü.

Türkiye birkaç haftadır, yine çeşitli nedenlerle düzenli olarak uluslararası manşetlerde yer alıyor. Burjuva ekonomistler, Erdoğan'ın çılgınca ve öngörülemez olduğu düşünülen davranışları karşısında dehşete kapılıyor. Ancak çılgınlığın bir yöntemi var: Florian Keller, Erdoğan'ın her şeyden önce toplumsal bir patlamadan korktuğunu söylüyor.

Ocak ayı başında Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'da bir öğrenci protestoları dalgası patlak verdi. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, geçtiğimiz dönemde AKP'den (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi) milletvekili adayı olan, yeni rektör Melih Bulu'yu protesto etti. Bulu, Erdoğan imzalı bir kararnameyle 2 Ocak'ta üniversiteye atandı.

Enternasyonal Marksist Akım, sizi “Marksizm Üniverstesi 2020 - Marksizmin Savunmasında” adli 25-28 Temmuz'da düzenlencek, dört günlük çevrimiçi bir okula davet ediyor. Etkinlik, devrimci sosyalist fikirleri savunmaya ve işçi ve gençleri Marksist teoride eğitmeye yöneliktir! Kaydolmak ve etkinlik hakkında daha fazla bilgi edinmek için university.marxist.com'yı ziyaret edebilirsiniz.

Alan Woods’un bu çalışması, Marksist tarih analizinin kapsamlı bir açıklamasını sunar. Bu birinci kısım, tarihsel materyalizmin bilimsel temellerini ortaya koymaktadır. Bütün toplumsal değişimlerin esas nedenleri, insan beyninde değil, üretim biçimindeki değişimlerde yatmaktadır.

Koronavirüs pandemisi kasıp kavurmaya devam ettikçe, bize diyorlar ki: "virüs ayrımcılık yapmaz - zenginlerle yoksullar, hep beraber aynı gemideyiz". Bununla birlikte, gerçek şu ki, göreceli olarak güvende olmanın tadını çıkaran ayrıcalıklı seçkinler, kâr etmeyi sürdürmek için işçilerin daha yüksek enfeksiyon riski ortamında olmasını göze almaktalar. Bu virüs, insan yaşamından ziyade kârın öncelikli olduğu çürük ve kalpsiz kapitalist sistemin doğasını ortaya koymaktadır.

İtalya'daki koronavirüs krizi, kapitalist sistemin, artık milyonlarca çalışan insan için apaçık olan gerçek doğasını gözler önüne serdi. Kâr insan yaşamından üstün tutuluyor, ancak işçi sınıfı militan grevlerle karşılık veriyor. Diğer ülkelerdeki işçiler için bu deneyimden ne gibi dersler çıkarılabilir? Fred Weston açıklıyor. 

Uluslararası Marxist Eğilim'in aşağıdaki demeci, kapitalizmin coronavirüs kriziyle nasıl başa çıkamadığını ve milyonlarca insanın hayatını nasıl riske attığını açıklıyor. Böyle bir durumda, yarım yamalak önlemler ve sistemi yamamaya çalışmak boşuna olur. Yaklaşan felaketi önlemenin tek yolu kararlı önlemler almaktır.

Olaylar dünya çapında yaygınlaşıyor. Yeni corona virüsü (COVID- 19), bir ülkeden diğerine her türlü istikrar belirtisinin çökmesine neden olan zincirleme bir reaksiyonu tetikledi. Kapitalist sistemin tüm çelişkileri artık yüzeye çıkıyor.

Donald Trump geçtiğimiz pazar günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir telefon görüşmesinden sonra, Amerikan askerinin Suriye'den çekilmesi konusunda anlaştıklarını açıkladı. Bununla Türkiye'nin Kuzey Suriye'ye girişine yeşil ışık yakılmış oldu. Bu işgal çarşamba gününden beri bir gerçeklik.

İspanya’da Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde gerçekleşen şey dikkate değerdi. Barcelona gazetesi El Periódico“grevden öte, neredeyse bir devrim” tanımı getirdi. Aralarında erkekler mevcut olsa da çoğu kadın 6 milyondan fazla işçi 8 Mart’a dikkat çekmek amacıyla ilk kez düzenlenen greve gitti. 120’den fazla şehirde yüzbinler, sadece 2011’de indignados veya 2003’ün savaş karşıtı yürüyüşleriyle karşılaştırılabilecek olan büyük gösterilere katıldı.

Geçtiğimiz yirmi yılda, Marksizm’e ve onun devrimci mirasına karşı propagandalara tanık olmaktayız. Marksizm'in şekillendirilmiş bir karikatürü olan Stalinizm’in çöküşünden bu yana medya, üniversiteler, profesörler ve tarihçiler Marksizm’e karşı saldırıya geçmişlerdir. Marksizm ve sosyalizm hakkındaki en çok bilinen mitleri bu makalede inceliyoruz.